Alev Topunun Firarı
Geçenlerde gördüm
Sokağın oynayan çocuklarını
Alev topunun kuyruğuna bağlamışlar bir kedi
Alev topu yana yakıla
Kedi kovalıyor alev topu kaçıyor
Çocuklarda pür kahkaha
Küçük kızınsa iki damla yaş çipil gözlerinde
Benimki sular seller
Buluşuyor bir kavşakta
Mayıs 2010
İlk çocukluk yıllarımı hatırlıyorum da; hep büyüklerin beğendiği, ilgi duyduğu şeylere meyletmek, bir an önce onların yapabildiği şeyleri yapmak (buna bıyıkların terlemesi de dâhil) çok önemli eğilimlerin başında gelirdi. İlk okuduğum kitap, Yaşar Kemal’in “Teneke”si idi. Fakir Baykurt, Yılmaz Güney, Ahmet Arif, Nazım Hikmet vd. sonra gelenlerdi. Bu ülkede çocukların erken büyümesi tesadüf olmadığı gibi, her çocuğun geleceğini belirlemede iradi yönelimlere göre sevdiği işi yapabilmesi, duygusal bir ütopya ya da tesadüflere bağlı olmaktan öteye gitmiyor.
Ben de belki diğer yaşıtlarım gibi çocuk kitaplarını büyüdükten sonra okumaya başlayanlardanım. Bach’ın “Martı”sı, Asa Lind’in “Kum Kurdu”, Exupery’nin “Küçük Prens”i ve S. Behrengi’nin çocuk kitapları bunlardan bazıları. Hep ilk gençlik yıllarımın iz bırakan kitapları idi bunlar. Biz böyle büyüyünce, çocuklarımızın okuma alışkanlığı kazanması esnasında daha bir seçkinci ve dikkatli davranır olduk. Çocukken büyümek; büyük işler yapmak, büyük bedeller ödemeyi de gerektiren bir meseledir çünkü. Bu ülkenin çocukları, hele bir de Doğu’sunda yaşamak zorunda iseler erken büyümeliler; yoksa çok acı çekerler. Yarışa 100 metre geriden başlamak duygusuyla avantajın mesafesine tükürmek zorunda kalırlar öfkeyle. “Büyüyünce ne olmak istersin?” sorusuna; “devrimci olmak isterim,” cevabı, en çok bu ve benzeri ülke çocukları tarafından verilir.
Mayakovski’yi bileniniz çoktur; önemli Sovyet şairi, dünya edebiyatçısı, devrimci, daha birçok özelliği olan kıymetli bir adam. Nazım’ın yakın arkadaşı ve şiirlerini çokça övdüğü sanatçı. Bu çok yönlülüğünden ötürü erinmemiş, bir de çocuk kitabı yazmış. “Büyüyünce Ne Olmalıyım?” Ufakken herkesin bize sıkça sorduğu soru vardı ya hani, yukarda da belirttiğim gibi. O sorunun cevabını merak etmiş, çocukların duygusunu da hesaba katarak, onları okurken sıkılmayacakları şekilde okuyabilecekleri ve faydalanabilecekleri cevaplar aramış bu meşhur soruya. Bu ‘meslekler’ bu denli sevimli ve verimli miydi? Sevdiğin işi yapmak ne menem bir duyguydu? “Değeri üreten emeğin değeri nasıl insanca bir özellikti, falan filan…” Unutanlarımız bu kadar çokken, özellikle insanlığımızdan uzaklaştığımız şu son zamanlarda bize çok önemli hatırlatmalarda bulunuyor usta.
Önemli şair ve edebiyatçı Vladimir Mayakovski tarafından, tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte, 1900’lü yılların başında yazılan “Büyüyünce Ne Olmalıyım” isimli kitap TÜYAP’ta, bizim ufaklıkla gezerken dikkatimi çekmişti. Bu önemli sanat insanı, çocukların dünyasına da el atmış, bir şeyler karalamıştı. Durum dikkat çekiciydi yani. Oğluma aldım, ama ilk ben okudum. (Bencilliğe bakar mısınız?) Meraklısının okuması gerektiğini düşünerek, kitap hakkında fazla detaya girmeyeceğim. Türkçeye Fatih Çelik tarafından çevrilen kitap, Aylak Adam Yayınları, Unutma Beni Kitaplığı çocuk dizisi tarafından okurlara sunulmuş. “Büyüklere masallar,” diye bir tabir vardır ya hani, bu kitap tam da karşılıyor bu tabiri. Ustanın asıl işinin şiir olması da kitaba ayrı bir şiirsel güzellik katıyor biline.
Mayakovski, kitapta farklı mesleklerin, marangozluğun, doktorluğun, işçiliğin, biletçiliğin ve başka mesleklerin değer katan ve bu meslekleri vazgeçilmez kılan yanlarına dikkat çekerek, aslolanın emek vermek olduğunu, emek verdiğin sürece yaptığın her işin değerli olacağını vurgulamış ve çocuklara keyif alacakları işi meslek olarak seçmelerini öğütlemiş. Tabii ki en önemli mesleğin “insanlık” olduğunu unutmadan. (Son cümle hariç, bu paragraf kitap tanıtımından, ‘çalıntı’ değil alıntıdır. Tarif güzel yapılmış o sebeple virgülüne dokunmadan aktardım.) Mayakovski’nin de dilediği gibi; çocuklarınızın keşfeden, sorgulayan, cesur ve eğlenen bireyler olarak yetişmesi için önereceğim bu kitap, diğer önemli çocuk kitaplarının yanında yer almayı hak ediyor.
LEVENT KAÇAR 2015 AĞUSTOS
Yorumlar