Kadınlara Nasıl Konuşacaklarını Söylemeyi Kesin

Kadınlara Nasıl Konuşacaklarını Söylemeyi Kesin

“Kadınların yüzde 67’si ev işlerini tek başına yapıyor”
Yeni Türkiye’de Kürtaj: Bekar Bir Kadının Deneyimi
Et endüstrisi kadınları nasıl nesneleştiriyor?

Rachel Thompson’ın Stop Telling Women How They Should Talk başlıklı makalesininçevirisidir.

“Bir kez daha ‘yani’ dersen, çok sinirleneceğim.”

Bu sözler birkaç yıl önce nemli bir yaz akşamında yeşil bir plastik avlu sandalyesinde otururken sıkılmış dişlerden söylenmişti bana. Sözlerim ağzıma tıkılmış, düşünce dizimi kaybedivermiştim. Birkaç dakika önce, Z kuşağı ve sosyal medyayla ilgili bir tartışmaya girmiştim. Karşımdaki benden büyük, erkek bir gazeteciydi ve argümanımın ana tezine karşı olmasına rağmen, asıl hususlara cevap vermeyi reddediyordu. Bunun yerine çok daha kişisel bir şeye saldırmayı seçti: konuşma şeklime.

Bu etkileşimden kelimelerle ifade edemeyeceğim derecede bir kızgınlıkla ayrıldım. Dalga geçilmiş, aşağılanmış ve -en kötüsü- önceden farkında olmadığım sözel bir alışkanlığım yüzünden mahcup hissetmiştim.

Yalnız değilim. Kadınlar her gün konuşma tarzları yüzünden eleştiriliyorlar. Upspeak (cümlenin sonuna doğru yüksek perdeden konuşma) ve vocal fry (hırıltılı ses) gibi terimler zihinsel sözlüklere girdikçe, işler daha da kötüleşti. Bu terimler -ki bir zamanlar cinsiyetten bağımsız konuşma örüntülerini ifade etmek için kullanılıyorlardı- fikirlerini ifade etme cesaretini gösteren kadınları susturmak için kullanılır hale geldiler.

Bunların “kadınlara ‘kapa çeneni’ demenin kolay yolları” olduğunu söylüyor New York Times cinsiyet editörü ve Feminist Fight Club’ın yazarı Jessica Bennett.

Kadınlar sürekli seslerinin çok yüksek perdeden, şımarık, kulak tırmalayıcı olduğunu duyuyorlar. Kadınlara, çok fazla özür diledikleri, çok fazla söylem belirleyicisi kullandıkları (‘yani’, ‘işte’, ‘gibi’ vb.) hırıltılı ses ve upspeak kullanarak konuştukları söyleniyor. Hırıltılı ses, sesinizi olabilecek en düşük tona getirmeyi, buna bağlı olarak da ses tellerinizin titreşerek cızırtılı bir ses üretmesine deniyor. Upspeak veya uptalk ise, cümlenin sonuna doğru ses perdesinin yükselmesini, olumlu cümlelerde sesinizin soru soruyormuşsunuz gibi çıkmasını ifade ediyor.

Problem olarak görülen şeyi tanımlayan kelimeler bulduğumuzdan beri, eleştirmenler bunları kadınları küçümseyen şekilde kullanmaktan kaçınmadılar. Fakat en dikkat çekeni de şu: bu davranışlar erkeklerde de yaygın.

Radyo ve televizyonda çalışan kadınlar konuşma biçimlerinden dolayı hakaretlere maruz kalıyorlar. Son zamanlardaki bir radyo röportajında, Bennett erkek bir bireyden “hırıltılı sesi kesmesi gerektiğini” söyleyen bir tweet aldı. Annie Oh, Gossip Girl de Kim adlı podcastin sunucusu, “yani” kelimesini kullanmasını ilgili eleştiri içeren bir e-posta aldı. Oh, bu sayfalarca uzunluktaki e-postayı, özellikle de konuşma biçimini yeren ilk kısmını okumanın iğrenç bir deneyim olduğunu söylüyor.

“Bu reklamı yapılan bir podcast değil, ücretsiz bir podcast; bu kişi de zamanını harcayıp dinliyor,” diyor Oh. “Dinlemeyi bırakmakta özgürsün.”

This American Life’ın bir bölümünde sunucu Ira Glass şovun kadın sunucularının aldığı e-postaları, yani şovun aldığı en sinirli e-postaları ele aldı. Glass, bu e-postalardan Chana Joffe-Walt’ın sözüm ona hırıltılı sesini eleştiren birini okudu: “Chana Joffe-Walt’ın sesine katlanmak o kadar zor ki onun olduğu her bölümü dinlemeyi bırakıyorum.” The American Life’ın kadın sunucularının seslerini eleştirmek için kullanılan bazı kelimeler şunlardı: “katlanılamaz,” “sinir bozucu derecede ergen,” “aşırı sinir bozucu,” “acı verici,” “gazetecinin itibarını eksiltiyor.”

Gazeteci Jessica Grose DoubleX Gabfest podcastinin sunuculuğunu yaparken, aynı şekilde konuşma biçimini eleştiren e-postalar aldı. “şımarık, çakma sosyete” gibi konuştuğu söylendi, röportaj yaptığı bir kişi ise onun “kız torunu gibi konuştuğunu” söyledi.

Kadınlar, konu sesleri olduğunda kendilerini bir “ikili açmazda” buluyor, diyor Bennett. “Doğal konuşma şeklimiz esnek, deneysel ve genellikle yüksek perdeden; bu da liderlikle özdeşleştirilen bir konuşma şekli değil. Dahası, araştırmalar gösterdi ki bu konuşma tarzı özgüvensizlik, yetersizlik ve güvensizliğin bir göstergesi olarak görülüyor.”

Bunun yüzünden, kadınlar hırıltılı ses gibi seslerini daha kalın ve liderlikle özdeşleştirilenlerinkine benzetecek taktikler uyguluyor.

“Sonuç olarak, sesimizi kalınlaştırmaya çalışıyor ve hırıltılı sese ulaşıyoruz. Hiçbir türlü kazanamıyoruz, değil mi?” diye yazıyor Bennett, Feminist Fight Club’da. Bu da demek oluyor ki sesiniz kadın gibiyse de kaybediyorsunuz, değilse de.

İnternet kadınlara seslerinin daha profesyonel, daha güvenli ve daha yetkin çıkması için nasıl konuşmaları gerektiğine dair yönlendirici videolarla dolu.

Aynı şey erkekler için geçerli değil.

“Erkekler de en az kadınlar kadar bu şeyleri yapıyor, ama seslerinden şikâyet edilenler hep kadınlar oluyor,” diyor Queen Mary Üniversitesi’nde Dilbilim profesörü Erez Levon. Hırıltılı sesin en büyük temsilcisi olmanın yanı sıra bu davranışın mucidi de erkekler, diyor Penny Eckart, Stanford Üniversitesi’nde Dilbilim profesörü. “Hırıltılı ses erkeklerin konuşmasıyla ilişkilendiriliyordu, özellikle de üst sınıf erkeklerin. (Üst sınıf İngiliz erkeklerini dinlediğinizde, bu davranışa her yerde rastlayabilirsiniz.)”

Peki eğer erkekler de hırıltılı ses ile konuşuyorlarsa, neden kimse bundan şikayetçi olmuyor? New York Üniversitesi Dilbilim bölümünden Lisa Davidson’a göre, erkeklerin sesi genellikle düşük perdeden olduğu için, hırıltılı sesi ayırt etmek de zor oluyor. Kadınların sesi daha yüksek perdeden olduğundan, “bir kadının normal ses perdesinden hırıltılı sese geçmesi hemen fark ediliyor.”

Uptalk da çok farklı değil. 2013’te yapılan bir araştırma bu konuşma şeklinin sadece genç kadınlara ait olmadığını gösterdi. “Erkekler bunu yapmadıklarını düşünüyor, ama yapıyorlar,” diyor projenin yazarlarından Amanda Ritchart. 2016’da Journal of Sociolinguistics’de yayınlanan bir makaleye göre, Londra’da yaşayan kadın ve erkeklerde uptalk gözlemlenirken, erkekler bu konuşma biçimini biraz daha fazla kullanıyor. Levon, aynı zamanda bu konuşma biçiminin gençler ve beyazlarda daha yaygın olduğunu söylüyor – “yaşça daha büyük, siyahi ve Asyalı konuşucularda bu davranışı aynı sıklıkta göremiyoruz.”

Doldurucu kelimelere (yani, şey, işte, falan vs.) gelirsek, araştırmacılar burada ayrılıyor. Ekranlardaki röportajlarda söylem belirleyici kullanımındaki cinsiyet farklılıkları üzerinde yapılan bir analiz, bu kelimelerin kadınlar tarafından erkeklerden çok da fazla kullanılmadığını gösterdi. Fakat Teksas Üniversitesi’nde 200 kişinin katıldığı çalışmada, kadınların like “gibi” kelimesini kullanmaya daha meyilli olduklarını gösterdi.

Levon bu davranışların cinsiyetle değil, “nesille ilgili” olduğunu söylüyor. Hırıltılı ses ve uptalk kullanımının son yirmi yılda artmasının sebeplerinin “toplum yapısındaki değişiklikler” ve “kadınların işgücüne dahil olması” olduğunu savunuyor. Toplum yıllar içerisinde değiştikçe, kadınların sesleri de değişiyor. Güney Avustralya Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada 1945’ten ve 1990’lardan ses kayıtlarındaki kadın sesleri karşılaştırıldı. Bulgular gösterdi ki son elli yılda, kadınların sesinin temel frekansı 23 Hertz kadar düşüş göstermiş. Araştırmacılar kadın sesinin bu kayda değer kalınlaşmasının kadınların “toplum içinde daha önemli rol almalarına” ve bunun sonucunda “iş yerinde otoriter ve dominant bir tavır sergilemek için seslerini kalınlaştırmaya başlamalarına” bağlıyor.

Kadınların sesi ve yeri toplumda yıllar içinde değişiklik gösterdi, fakat kadın sesine karşı bu değişmez yargı bir şeylerin geride kaldığına işaret ediyor: kadınları nasıl algıladığımız.

“Eğer kadınlar geçmişten bu yana gücü elinde tutanlar olsaydı, şimdi bu konuşmayı erkeklerin sesleri için yapıyor olurduk,” diyor Bennett.

Maalesef durum böyle değil. Peki, algımızı ileri taşımak için ne yapabiliriz? Kadınların, erkeklerin ve cinsiyetsiz insanların konuşma biçimlerindeki değişikliklerin farkına varmak, homojen ve tek bir doğru konuşma şeklinin olmadığını kabul etmemizde bize yardımcı olacaktır. Dilsel trendleri anlayışla karşılamamızın ve açık fikirli olmamızın her birimizin işine yarayacağına eminim.

Eğer kendinizi bir kadının konuşmasına sinir olurken bulursanız, kendinize gerçekten o sese mi, yoksa o kişiye ve ifade ettiği fikirlere mi kızdığınızı sorun.

Kadınlar ve sesleri hakkında ne düşündüğümüzün değişmesi gerekiyor, kadınların sesinin değil.

Ana görsel: Vicky Leta, Mashable.

Yorumlar

Wordpress: 0